Büyük ozan Abdurrahim Karakoç’ un bu fevkalade bir şiirin üstüne bir satır kelam etmek bir kahırdır.Mamafih daha iyi anlaşılması için, düşündürmeye itmeye çalışacağım siz değerli okurlarımı.
Hali hazırda kurban bayramını ifa ediyoruz.Hamdolsun.
Etrafımıza bakıyor muyuz?...Fark ediyor muyuz?
Bir evladını bu vatan toprağına emanet eden şehit babasını…Bir tek oğlum var ben yaşlanınca o bana bakacak kurbanımı o kesecek diyerek büyüttüğü… Vatan sağ olsun diyerek kara toprağa verdiği şimdi ise yalnız kalan şehit babası…Kurbanını nasıl kesiyor?…
İki elini bir hain mayında kaybeden bir gazi kurbanını kesmek istiyor…Kesemiyor…Ne hissediyor?
İki gözünü bu vatanın önü açık olsun, yeni nesil geleceğini daha iyi görsün diye kendi ikbalini göremiyor. Bu gün de kestirdiği kurbanı görmek istiyor…Göremiyor…İç dünyasında ne yaşıyor?
İki bacağını bu kutsal saydığı millet uzun yıllar ayakta kalsın diye kendi iki bacağını kaybeden bir gazi… Çocuklarına bu sabah ellerini öptürürken tekerlekli sandalye yerine ayakta olmak istiyor…O an hangi duyguyu yaşıyor?
……
Başka… Evinden yurdun dan kopan vatanından ayrı sürgün yaşayan Suriyelileri Iraklıları…
Asgari ücret ile çalışan milyonlarca insanı, bakım evin de kalan yaşlı kimsesiz insanları, yetimhane evlerinde büyüyen yalnız ailesiz öksüz yetim çocukları, sokak çocuklarını…
Bu bayramı bunları düşünerek girelim dünyamız sadece bir ailemizden ibaret değildir.Bizden durumu kötü olanlara bakmak vicdani bir görevdir insanı bir vazifedir .
‘’Yüksek el, alçak elden daha hayırlıdır. Bakmaya yükümlü olandan başla. En hayırlı yardım, ihtiyaç dışındakinden verilendir.Kim iffetli davranmak isterse, Allah onu iffetli kılar.Kim insanlardan bir şey beklemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez’’
diyor bir hadisinde…
Bayramı bayram yapan birliktir beraberliktir,dayanışmadır,yardım etmektir,uzağı yakın etmektir,hal hatır sormaktır… diyerek şiirle baş başa bırakıyorum.
Bayramlar Bayram Ola
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı..
Suları Islatamadım
Abdurrahim Karakoç
Tekrar Bayramınızı en içten duygularımla kutluyor,bayramın bayram gibi geçmesini temenni ediyorum.04/10/2014