Röportaj: Betül Altınsoy
Öncelikle hoş geldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.
Soru: Merhaba Dilek Hanım. Sohbetimize başlamadan önce sizi tanımak isteyenler için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Cevap: Merhabalar, teşekkür ederim. Ben Dilek Akbulut Gündoğan. 1978 yılında Amasya’nın Merzifon ilçesinde dünyaya geldim. Babamın öğretmen olması nedeni ile okul hayatım değişik köy ve şehirlerde geçti, evliyim. Ankara’da yaşıyorum bir tane kızım var. Lise yıllarımda ressam, Vedat Hazneci’den resim dersleri aldım yine lise yıllarımda şiirin büyüsüne kapıldım, kâğıt ve kalemi bu büyüğünü yolculukta kendime şahit tuttum. Merzifon’da yerel bir radyonun hazırladığı şiir yarışmasına dört tane şiirimle katıldım ve dereceye girdim bu etkinliğe takılan şiirler, şehrin merkezindeki parkta sergilenmişti. Bu etkinlik benim için keyifli ve motive edici oldu. Yazmayı bırakmadım şiirlerim zamanla değişik dergi ve yayınlarda yer aldı.
Soru: Hayata bakış açınız nasıldır? Güne şiirle başlamak, bir fincan sade Türk kahvesi ve bademli çikolatalar eşliğinde hafif bir fon müzikle okumaya dalmak, yatmadan önce kitap okumak beni rahatlatıyor.
Cevap: Hayat şartları malum birçok şeyde zorlanıyoruz. Hayatın içinde her şey var, ben güzel yanlarını görmeyi seçiyorum her sabah güne güzel dilekler ve niyetlere “merhaba” diyorum. Olumsuza odaklanıp kendimi ve günümü daha da zorlaştırmak istemiyorum. Her şeye rağmen yaşamak güzel, dünyada ne kadar kalacağımız belli değil her şey gelip geçici…çocukluğumdan beri radyo dinlerim, sabah uyanınca hemen radyomu açarım evde olduğum sürece radyom hiç kapanmaz. Kulağıma güzel gelen her tür müziği dinlerim ama Türk sanat müziği yeri bende başkadır, ben müzik dinlerken müziğin sözlerine yoğunlaşırım bilmiyorum. Türk sanat müziğinin şarkıların sözleri bana daha şiirsel geliyor belki de, ondan dolayı daha çok seviyorum… Hemen her gün kitap okumaya çalışıyorum okuduğumda rahatladığımı beni aşağı çeken gereksiz düşüncelerden arınıp zihnim boşaldığını düşünüyorum. Okuyarak mutlu oluyorum.
Soru: Her gün düzenli şiir yazıyor musunuz?
Cevap: Yok, her gün düzenli şiir yazamıyorum. Şiir yazma hissi bir anda oluyor, bazen öyle oluyor ki uyuya dalmadan önce bir söz bir cümle takılıyor aklıma onu tamamlayamadan uyuyamıyorum resmen uykum kaçıyor, kalkıyorum radyomu açıyorum, defterimi ve kalemi alıp gecenin sessizliğinde cümlelerle, sözcüklerle cebelleşiyorum bu cebelleşme benim için keyifli bazen de dakikalar içinden kalemimin uçundan satırlar kendiliğinden kolaylıkla dökülüyor. Şiir yazmamın benim için yeri ve zamanı yok, yani his, an, duygu-durum meselesi.
Soru: Şiir yazmak mı daha zor? Şiiri yorumlamak mı?
Cevap: Şiir yazmaktan keyif alıyorum. Şiir yazmayı seviyorum. Ben şiiri şiir yazmış olmak için yazmıyorum yüreğimden, ruhumdan akıp gelen duyguları kaleme alıyorum hepsi bu. Şiir yorumlamak çok başka güzel bir ses rengine sahip olup, harika şiirler yorumlayan insanları dinlemeyi seviyorum. Güzel şiir yorumlaya bilmek şiiri olduğu yerden alıp bambaşka yerlere taşıyor. Ben şiir yorumlamaya kendimi başarılı bulmuyorum.
Soru: Günümüz üniversite gençlerinin şiir türüne ilgisini, şiir dinletileri ve sanatsal etkinliklerine katılımlarını nasıl yorumluyorsunuz?
Cevap: Gençlerimizin şiir ve sanatın herhangi bir dalı ile ilgilenmesini isterim. İlgi duyduğu şiir türü önemli değil, benim için yazması, okuması, araştırması ve şiiri sevmesi önemli. Sanatsal etkinlikler ve yazmak insanın ufkunu genişleten, geliştiren, keyiflendiren, özgürleştiren tabiki birçok şey olanaklar ve imkanlar dahilinde ülkece zor zamanlardan geçiyoruz inşallah umuyorum ve diliyorum ki en yakın zamanlarda güzel ülkemin her köşesindeki kıymetli gençleri sanatsal etkinliklere katılabilme olanağına kavuşabilsin.
Soru: Kitap yazma ve yayımlama konusunda aileniz fikirlerinizi destekliyor mu?
Cevap: Evet, ailem birçok fikir ve konuda benim en büyük destekçilerim, kendimi çok sanşlı hissediyorum. Öyle bir aileye sahip olduğum için…En büyük destek ise “EFSUN ” ilk şiir kitabımın düzenlenmesi ve yayına hazırlanmasındaki her aşamada kardeşim Ali Cem Akbulut’un büyük emeği ve desteği var. Ona bir kez de buradan teşekkür ediyorum.
Soru: Son bir soru ile sohbetimizi noktalayalım: Yakın akrabalarınız arasında sizin gibi yazar, şair, sanatçı ve eğitimciler var mı?
Cevap: Evet var. Kardeşim, Ali Cem Akbulut sınıf öğretmeni aynı zamanda araştırmacı yazar ve şair onu da okuyucuya sunulmuş birbirinden değerli kitapları ve türkü formunda bestelenmiş şiirleri var. Babam, Cuma Akbulut oda emekli sınıf öğretmeni onun ilgi alanı yöremiz (Merzifon) tarihi, kültürü, gelenek- göreneklerini anlatan araştırma yazıları ve yine yöremize ait mani derlemelerinden oluşan iki tane kitabı var, özelikle yöremiz maniler konusunda derya deniz diye bilirim babam için. Yine ailede eşimin ressam halaları var bunlar: Gülsen Sönmez, Aynur Ocak Gündoğan yani kısaca ailemdeki birçok bireyin sanat ve yazıyla yoğrulmuş iç içe geçmiş bir yaşantısı var. Bende size teşekkür ederim bu hoş ve keyifli söyleşide bana ev sahipliği yaptığınız için.
Dilek Hanım, bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler! Yeni kitaplarınızı merakla bekliyor, başarılarınızın devamını diliyoruz…
