Ülkemizde yeni hükümet etme sistemine geçilirken, kurumların da yeni sistemle uyumlu şekilde dizaynı öngörülmüştür.
Bu uyum için adımlar atılmaya devam edilmektedir. Ne var ki o adımların hızında bir problem vardır. Üstelik bu manada oluşturulan teşebbüsler omurga veya öze dönük değil, sanki ayrıntılara has gibi durmaktadır. Dolayısıyla kamu, yeni hükümet sistemine göre tam anlamıyla dizayn edilemediği için, geçmiş parlamenter sistemin araçlarıyla yepyeni umutların organizasyonunda işlem yapmak durumunda kalıyoruz…
Türkiye, bir bütün halinde yeni modelin felsefesini de henüz tam olarak içselleştirememiş görünüyor…
Yeni sistem; her ne kadar kıt beyinliler güçler birliği oluşturduğu iddiasıyla meydanlara dökülseler de, gerçek anlamda bir güçler ayrılığını vurgulamaktadır…
Yürütme ve Yasama ‘yı kalın hatlarla bir birinden ayırmıştır bu model…
Daha önceki sistemde, yasama organı mensuplarının gerçek fonksiyonlarını ikinci hatta üçüncü plana iterek, icra organıyla iç içe, hem de oldukça baskın bir karakterde dönemlerini tamamladıklarına şahitlik ediyorduk…
Yeni sistemle meclis, bünyesinden yürütme aygıtını çıkarmadığı gibi esas fonksiyonu olan yasama hüviyetine de döndürülmüştür….
Ancak, bu yapıya uygun ilk dönem meclisinin profilini, sistemin ruhuna uygun bir kalifikasyona kavuşturabildiğimizi söylemek mümkün değildir.
Kamusal alan dizayn edilirken önce Yasama ‘yı oluşturacak üye profilinde ciddi bir kıstas düzenlemesine gidilmeliydi. Bu amaca dönük metotlar geliştirilmeliydi. Ancak, sadece seçilme yaşını düzenlemekten öteye yeni bir şey yapmadık…
Bu gün milletvekili profilimizde, üst düzey atamalarda aracılık etme, bunun için icabında gücünü ve yerini sınama tavırlarını sıklıkla gözlemlerken; sıradan seçmenin iş ve problemini takipte el yordamı karakterli bir duruş gözlemlemekteyiz. Esas işlevini icra etmede ise istisna bir parti( MHP) ve kişiler dışında ne mecal ne de bir kutur hissedilmemektedir.
Önümüzdeki dönem meclisini, sadece önüne gelen talebi normlaştırıp, teklif haline getirmekten maada gücü olmayan kişilerle değil; proje ve vizyon üretip mevzuata dönüştürebilecek üyelerle oluşturmalıyız. Anlayan kafalar bilirler ki, şimdi ki meclis mana ve fonksiyon olarak öncesinden daha efektif bir öneme sahiptir. Yeter ki, o önemi kavramış kişi sayısını artıralım ve milletin vekilleri genel müdür, vali, kaymakam, rektör vb. konumların isimlendirilmesi için vakit harcamasınlar. O şekilde gelen kamu görevlisinden de hayır gelmez, bilinsin…