Türkiye’yi Manda yönetimine teslim etmek isteyen güç HaberTürk ile işbirliğinde.
Bülent Arınç’ın milli refleksleri kaşıyan uzun uzun açıklamalarını bu kanaldan yapması manidar.
Genelde hükümet yetkilileri TRT’yi tercih ederler.
Üstelik Arınç’ın TRT’ye yerleştirdiği FETÖ’cüler hala değişik kademelerde görev yapmaya devam ediyorken niye HaberTürk değil mi?
Hazırlanan proje gereği O kanala çıkması tercih edilmiş.
Ulusal medyanın tarafsızmış, hatta hükümet yanlısıymış gibi görünen bu haber kanalı; daha çok insana ulaşmada ve inandırıcı olmada etken.
Deniz Gezmiş’lere ve Ahmet Kaya’ya ağıtlar yakılan programlarında eğer ülkücü şehitlere de ağıt yakılmıyorsa tarafı bellidir.
HaberTürk yöneticilerinin tarafı; küreselci ve manda zihniyeti ile Türk kimliklerinden dolayı hissettikleri utancın dışa vuran iç sesidir.
Peki, proje ne ve algı nasıl topluma yedirilecek?
Önce İYİ Partili Ümit Özdağ’ı Kübra Par’ın programında ağırladılar.
Çünkü kendi yayınlarında soracakları sorular ile Ümit Özdağ’ı kontrol altında tutabilirlerdi.
Sayın Özdağ’ın bomba açıklamaları bir süredir ardı ardına geliyordu. Özdağ İYİ Parti’yi FETÖ’cüler ile ilişkilendiriyordu. Hatta ilişkilendirmeyi bırakın İP’in İstanbul İl Başkanı’na direk FETÖ’cü demiş ve bunu Meral Akşener’e söylediğini ama onu görevden alacaklarına beni disiplin kuruluna sevkettiler demişti.
Ve hızlıca parti kurumları işletilip Ümit Özdağ ihraç edildi.
Ardından Millet İttifakı’na mensup parti başkanları koşa koşa Meral Akşener’e ziyarete gittiler.
Bir aklama yarışı başlatıldı.
Kısmen de bir kesimin gözlerine perde indirmekte başarılı oldular.
İYİ Parti ile FETÖ işbirliği mahkeme kararları ile ortaya çıkabilirdi.
Ardından Fatih Altaylı önce Buğra Kavuncu’yu sonra da Meral Akşener’i programa aldı ve aklayıcı sorular sordu. Aslında konuların etrafında gezinip ciddi birşey sormadı.
Meral Akşener’in katıldığı programda birşey gözümden kaçmadı. Akşener Ümit Özdağ’ın ona aktardıklarını yetkililere sorduğunu ve bu bilgileri biz vermedik dediklerini söyledi. Laf arasında ise ben Buğra Kavuncu FETÖ’cü mü diye sormadım dedi. İşte kilit nokta burası. O bilgileri kelimesi kelimesine kurum olarak biz vermedik demeleri gayet doğal. Peki neden Akşener direk olarak MİT’e ve Hulusi Akar’a Buğra Kavuncu FETÖ’cü mü diye sormadı? Burası çok manidar değil mi?
Neyse konumuza tekrar dönersek Buğra Kavuncu’yu ve Meral Akşener’i korumaya almaları gerekiyordu. Çünkü onlara projenin ileriki döneminde ihtiyaçları vardı.
Önce Bülent Arınç’ı sonra Kılıçdaroğlu’nu devreye soktular. Hızlıca birşeyler yapılması gerekiyordu.
Ayrıca Silivri’dekilere yıllardır sizi kurtaracağız derken ardı ardına kararlar açıklanıyor ve suçlular tutuklu sanık iken cezalarla hüküm giyerek defalarca ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılıyorlardı. Artık içeriden çıkmaları imkansız hale gelmişti.
Bülent Arınç bu aşamada yine “Abi” görevini üstlenmiş gündemi değiştirecek, bize göre adice ama yarattığı etki açısından başarılı açıklamalar yapmıştı.
Gerçi sonucunda YİK görevinden istifa etmişti ama varsın olsun. Onların varlığı Türk milletine değil Pensilvanya’ya feda olsundu.
Bu arada proje gereği Kılıçdaroğlu son grup konuşmasında ne siyasetle ne gündemle alakası olmayan birini Meclis tutanaklarına “Mafya” olarak geçirmeyi başarmıştı.
Alaattin Çakıcı da bu mafya tabirine cevaben yine bilindik kendi üslubuyla cevap verdi.
Toplumun genelinin yeraltı Dünya’sının adamlarından saydığı son kabadayı da böylece işin içine dâhil edilmişti.
Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları geldi.
Alaattin Çakıcı toplum nezdinde liderleri tehdit eden karanlık ilişkileri olan biri diye yıllardır zaten lanse edilmişti.(Herkesin malumu hala sosyal medyada onun ismini yazanlar topluma zararlı paylaşım veya yorum diye ceza alıyorlar. Hapisten çıkmasına rağmen hükümetten de bir yetkili hala bu işe çözüm bulmuş değil.)
Hâlbuki FETÖ’cülere isyanı sebebiyle onlarca sene ceza yemişti.
Lider Bahçeli O’nu birgün hapiste ziyaret etti. Sağlığının kötü olduğunu ifade etmiş ve ülkücü bir babanın yetim çocuğuna vefa borcumuz var demişti.
Sonrası MHP’nin hazırladığı bir ceza indirimi düzenlemesi ile süresi dolan mahkûmların içinde O da yer almıştı.
Bu arada birileri de projenin pazıllarıyla meşguldü.
Sayın Bahçeli durumdan vazife çıkarmaya çalışan birilerinin oyununu görmüş olmalı ki, son grup toplantısında Alaattin Çakıcı’nın mafya değil gerçekte Türk devletine çalışmış birisi olduğunu söyleyerek o projeyi bir anlamda baltaladı ama proje daha sonlanmadı.
Peki, O proje ne?
Biden seçildiğinden beri fareler başlarını cesaretle çıkarıp hedeflerinin Cumhur İttifakı’nı bozmak olduğunu belli eden açıklamalar yapıyorlar.
Darbe girişimi ile deviremedikleri Erdoğan’ı İttifakı bozarak hükümetten indirmek istiyorlar. Aslında korktukları Erdoğan değil onun milliyetçi eksene kayması.
Bu güçlenen Türkiye’nin önünü kesme projesi.
PROJE; DEVLET BAHÇELİ TARAFINDAN HAKKINDA FEZLEKESİ İSTENEN KILIÇDAROĞLU’NUN BAŞINA FETÖ TARAFINDAN BİR İŞ GETİRİLECEK. BU SUİKASTİ DE DEVLET BAHÇELİ TARAFINDAN DESTEKLENEN ALAATTİN ÇAKICI’NIN ÜZERİNE YIKACAKLAR.
Dış güçler ile el ele korkunç ittifaklar sonucu Türkiye’yi bilinmeze ve uçuruma atacaklar.
Bu aşamada Kılıçdaroğlu’na bir suikast olmaması için azami dikkatli olunmalı ve Kılıçdaroğlu sıkı korunmalıdır.
Toplumda yaratılan bir kaosla birlikte erken seçim istenecek ve mağdur olan Zillet İttifakı (FETÖ, AMERİKA, KÜRESELCİLER vesaire) seçimle başa gelecektir.
Oyun bu.
En kötü senaryo ile suikastin olduğunu hayal edelim.
Bir taşla kaç kuş vurulur değil mi?
Kılıçdaroğlu’ndan kurtulurlar.
CHP’nin başına Canan Kaftancıoğlu geçer.
Hükümet krizi çıkar, Cumhur İttifakı belki yıkılır.
Ülkücüler haydut ve mafya sınıfına sokulur ve itibar suikastine uğratılırlar.
Meral Akşener Başbakan.
Buğra Kavuncu İP Başkanı (Bu hızla gelecek yıllarda Cumhurbaşkanı bile olabilir.)
Babacan veya Gül Cumhurbaşkanı.
Yeni anayasa.
Özerklik, vesaire vesaire…
Devlet aklı oyunu bozar mı bozar ama lütfen azami dikkat.
Hala çok güçlüler….