Kıymetli okurlarım,
Günümüzde zor bulunan, bulununca da bırakamadığımız sıcacık, samimiyet ve umut kokan mısralarıma hoş geldiniz.
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konum ise “Otizmde Kaygı “…
Kaygı kişinin korku verici veya tehdit edici bir duruma karşı tepkisel etkilenme halidir.
Gündelik hayatımızda sıklıkla karşılaşmakta olduğumuz bu durum covid-19 pandemisinde daha da hayatımızda kronikleşmiştir. Psiko-sosyal açıdan kişiliği güçlü olan bireyler tedbirlerini alarak kaygı seviyelerini ortada tutarak daha huzurlu bir pandemi süreci geçirirler. Elbette otizm spektrum bozukluğunda bulunan bireylerde kaygı daha fazla olmakla beraber pandeminin de etkisiyle psikolojileri alt üst olma noktasına gelmiştir. Her zamanki gibi yine büyük görevler ebeveynlere düşmektedir. Otizmi tekrar hatırlayacak olursak, yeni doğan çocukta 0-3 yaş döneminde başlayan ve süregelen iletişim küskünlüğüdür diyebiliriz. Otizmde sınırlı iletişim olduğu için hassasiyetleri çoğu konuda olağan gelişimli bireylere göre daha fazladır. Şöyle ki otizmli çocuklar özellikle ebeveynlerinin olmak üzere çevrelerindeki insanların kaygılı ve endişeli oluşlarını nörotipik akranlarına göre çok daha fazla hissederek kaygı ve stres yaşayabilirler. Bu nedenle çevrelerindeki insanların pozitif olmaları ve genel olarak motivasyonlarının iyi olması otizmli çocuklar için önemlidir.
Ebeveynlerin normal yaşamlarında ben öldükten sonra otizmli çocuğum ne olacak sorusu hem akıllarının bir köşesinde yer ettiğini düşünürsek pandemide bu kaygının daha da fazla olduğunu belirtmek isterim. Ölüm korkusunu otizmli çocuğuna hissettiren ebeveyn çok zorlu bir süreç geçirecektir. Oysa ki bu zor durumu evlerine belirli aralıklarda gelen devlet görevlileri (Psikolog/PDR/Sosyolog ve sosyal hizmetler uzmanı)/ ile ebeveynler çok rahat atlatabilir. Ne yazık ki ülkemizde bu hizmet pandemi sürecinde ilgili Bakanlıkça verilmemiştir.
Umuyorum ki “güçlü ebeveyn, sağlıklı çocuk” algısıyla otizmli çocuklara yönelik hizmetler bir an önce hayatımızda yer bulur. Benim için en önemli hizmet nitelikli ve yoğun eğitimdir. Milli Eğitim Bakanlığınca son zamanlarda ilerleyen eğitim sistemi özel gereksinimli bireylere de katkı sunma gayreti içindedir. İlgili Bakanlıklar her şeyden önemli ebeveyn desteğinin olduğu unutmayarak kesintisiz hizmet vermeye devam etmelidir.
Anneler gününde diyeceğim çok bir sözüm yok. Çünkü içi yanan, çocuğu ile sınanan bir birey olarak bu anlamlı günü derinden hissediyorum.
Başta şehit annelerine, özel gereksinimli birey annelerine ve tüm annelere en kalbi duygularımla şu sözlerimi belirterek cümlelerimi sonlandırmak istiyorum.
Azimle, cefakârca, imanlı iradeyle, inançla, her anında unutmadan yaşayan, özveriyle ve fedakârlıkla çocuğuna sahip çıkan tüm ebeveynlerin anneler gününü kutlarım.
KEŞKE ANNELER ÖLÜMSÜZ OLSA..
MEHTAP AKGÜL
Bandırma Otizmle Kardeşlik Spor Kulübü Derneği(BOSDER) Başkanı