10.3 C
Ankara
4. Aralık. 2023
No menu items!
Ana Sayfa Köşe Yazısı Niyazi Tuncer Yazdı-Savunma!

Niyazi Tuncer Yazdı-Savunma!

Niyazi Tuncer Yazdı-Savunma!
“Allah nasip ettiği için, çok genç yaşlardan itibaren Türk milliyetçiliği gibi bir davanın mensubu oldum. Ömrümü davama adanmış olarak geçirdim. Yine Allah nasip ettiği için bu mukaddes ve mübarek davanın siyasi aksiyon planında liderliğini, bayraktarlığını yaptım.
64 yaşındayım. Benim ayrıca anlatmama lüzum yok. Hepiniz biliyorsunuz, herkes biliyor ki, bu dünyada fani bir beşer için tatmin sebebi sayılan ikbalin en üst kademelerini gördüm.
Mükerreren idbari de gördüm, yaşadım.
Siviliyle, askeriyle mahkemelere de girdim çıktım. Tecrübem az sayılmaz.
Bu dünyada iyiden kötüden birçok şeyi tartıp çekmek, değerli olan nedir, değersiz olan nedir, bunlar üzerinde düşünme fırsatını buldum. Dolu dolu yaşanmış bir ömrün şu merhalesinde, inanç ve prensiplerimden, şeref ve haysiyetimden, uğruna ömrümü ve bütün varlığımı adayıp harcadığım Türk milliyetçiliği davasından daha ehemmiyetli, tamah etmeye, tenezzül etmeye, peşinden koşup yorulmaya değer bir şey olduğuna inanmıyorum.”
12 Eylül 1980 darbesinden sonra, başta Cennetmekan Başbuğ Alparslan Türkeş olmak üzere 220 ülkücünün idam talebi ile yargılandığı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nın görüldüğü mahkemede, Başbuğ Türkeş’in yapmış olduğu savunmanın bir bölümü ile başladık yazımıza…
Bu bölümü, içinde bulunduğumuz bu günlerde mevki makam için her türlü kılığa girenleri, bütün değerleri hiçe sayanları, üç beş oy fazla alacağım diye her türlü yalanı iftirayı mubah görenlere düştükleri bataklıkta çırpındıkça nasıl battıklarını hatırlatmak adına sizlerle paylaşmaktı amacım.
Ancak savunmanın tamamını yeniden okuyunca aslında sadece bu bölümün değil savunmanın tamamının daha önce bu günleri yaşayanların, okuyanların yeniden okumasını ve her Türk evladının önyargısız berrak bir zihinle okuyup yorumlamasını hassaten ve ısrarla tavsiye edeceğim.
Darağacının gölgesinde her türlü işkence ve adaletsizliklerin yaşandığı o günlerde yapılan bu savunmanın her satırı insanımıza yeni ufuklar açacak, birilerinin üstünü örtmeye çalıştığı birçok gerçeği bütün açıklığı ile görmesini sağlayacaktır.
Savunma, çok uzun olduğu için tamamını buradan paylaşmamın doğru olmayacağını düşündüğüm için bir bölümünü sizlere sunuyorum.
Tamamını okumanız dileği ile…
“Bu mahkemenin, bütün safhalarıyla, bugünkü nesilleri, yaşayan insanlarımızı olduğu kadar, gelecek nesillerimizi de yakından alakadar edeceği muhakkaktır. Mücerret adalet açısından yargı organlarına intikal eden her dava ehemmiyetlidir. Resmi kabullere göre mensup, taraftar ve sempatizanlarını iki milyon olarak ifade edebilen, milli ve milliyetçi bir partinin, genel başkanından itibaren bütün organlarıyla ve idarecileriyle dünya adalet tarihinde görülmemiş bir sayıda iki yüz yirmi idam istenerek yargılanması herhalde adalet terazisinde hassas tartılması gereken farklı bir ağırlık teşkil edecektir.
İslami, insani, milli ve medeni bir prensip olarak milletimizle birlikte biz iman etmişizdir ki, ‘adalet mülkün temelidir’ Zulme sapan, adalete gölge düşüren, mülkün, yani devletin temellerine dinamit koymuş olur.
Adaleti çiğneyen insaniyeti çiğnemiş olur, İslamiyet´i çiğnemiş olur! Zulüm ve adaletsizlik her şeyden önce Allah´a isyandır.
İnancı olmayanlar, kalbi mühürlü ve küfürle kararmış olanlar bilmeseler ve inanmasalar da, büyük Türk milleti böyle bir isyanı bağışlamaz. Türk milletini zulümle idare etmenin, adaletsizliğe razı ve ram etmenin imkanı yoktur.
Milletimizden aldığımız bu ilham ve inançladır ki biz, her zaman ve her yerde “lekesiz ve gölgesiz bir adaletin” savunucusu olmuşuzdur. Mücadelesini yaptığımız değerlerin başında “lekesiz ve gölgesiz bir adalet” şiarı yer almıştır.
Hakka riayet ve adaletle hükmetmek de şahıslarımızı çok aşan, milli ve ilahi bir mesuliyet davasıdır.
Taşıdığım bayrak, temsil ettiğim mukaddes Türk milliyetçiliği davası uğrunda, komünist ve bölücü hainlerin kurşunlarıyla toprağa şehitler ordusuna katılmış olan Ruhi Kılıçkıran’dan Gün Sazak’a kadar şehit evlat ve kardeşlerimin ruhaniyetlerinin de şu anda bizimle beraber olduklarını biliyorum. Onlar da beni dinliyorlar. Onların tekzip etmeyecekleri şekilde konuşmaya, yalnız hak bildiğimi söylemeye mecburum. Çünkü onlar, o üç bin altı yüz can, bu hak bildiğimiz yolda, ”vatan, millet, din ve devlet” uğrunda şehit oldular.
Onlar hem şehitlerimiz hem de şahitlerimizdir. Yarın huzur-u ilahide de bana şahitlik edecek olanlar, onlardır…
Onların huzurunda, onlar için konuşacağım! Ebed müdded olan Türk devletine; kıyamete kadar hür, müstakil, mesut ve müreffeh yaşamasını, her gayeden aziz bildiğimiz büyük Türk milletine bugüne kadar hizmet etmekte olanlar için, yarın aynı yolda, aynı heyecan ve şuurla bu kutsal hizmetin bayrağını taşıyacak olanlar için konuşacağım!
Huzur-u ilahiye yüz akıyla çıkmaktan başka bir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiçbir beşeri kudret önünde eğilmem. Kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur. Sözüm, tenkidim, talebim yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır, yalnız milletim ve devletim içindir…”
Ders alınması umulur!

- Advertisment -

En popüler

Devlet Bahçeli: Bugün Filistin, Yarın Tüm Bölge ve Nihayet Türkiye’nin Kuşatılması Amaçlanıyor.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, 24 Ekim 2023 tarihinde TBMM Grup Toplantısında yapmış oldukları konuşmanın tam metni ve videosunu sunuyoruz. Değerli Milletvekilleri Muhterem...

Kerem Taşkın-Gizli Mektup

Dil söyler, kalem yazar Mutluluk olur yüreğimde Hayatta güzellikler olur her zaman Benim tek yüreğim var. Kalbimde hep güzellikler olmuştur Mektubum dolmuştur Hiçbir zaman bahsetmedim İçimde hep gizli tuttum Son sözlerimi yazdım Seninle...

Betül Altınsoy’un Yazar Ömür Özbenim Kahyaoğlu İle Söyleşisi

Röportaj: Betül Altınsoy Merhabalar. Öncelikle kendinizi bize tanıtabilir misiniz? Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım. Merhabalar. Ben, Ömür Özbenim Kahyaoğlu. 28.06.1980 İstanbul doğumluyum. Güzel sanatlar mezunu ve 3...

Betül Altınsoy’un Yazar Gülsen Çakmak İle Söyleşisi

Röportaj:Betül Altınsoy Kısaca kendinizi anlatır mısınız? 1979 Sivas Koyulhisar Gökdere köyünde doğdum. 4 yaşında babamın işi gereği Afyon’a taşındık. Lise son sınıfa kadar Afyon’da yaşadım ve...

Son Yorumlar