Niyazi Tuncer Yazdı-Tertemiz Bir Vicdan İle Yaşanmış Hayat İçin!

Niyazi Tuncer Yazdı-Tertemiz Bir Vicdan İle Yaşanmış Hayat İçin!
İlkeli olmak; prensip sahibi, düzenli olmak, başıboş hareket etmemek, belirli sınırlar içinde yaşamak, alçakgönüllü olmak, hayatın akışına kendini kaptırıp, güne, zamana, olaylara göre hareket etmemek demektir.
Her insanın aldığı eğitime, yetişme biçimine göre edindiği düşünceleri ve bunların ışığında kendisiyle özdeşleşmiş olan davranış biçimleri söz konusudur. Bu düşünce ve davranış biçimlerinin toplamı, o kişinin yaşam çizgisindeki ilkelerini oluşturur.
İlkeli olmak denince akla genellikle olumlu değerlere sahip olmak düşüncesi gelir. Doğruluk, dürüstlük, güvenirlilik, tutarlılık, açıklık, çalışkanlık gibi…
Eğer aldığınız eğitim, yetişme biçiminiz ve düşüncelerinizin kaynağı Türk İslâm kültürü ise mesele yok!
Bilirsiniz ki; Yüce Allah Nisa Suresi 135. Ayetinde şöyle buyuruyor:
‘’Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.’’
Bu ayetin hükmü gereği de Türk İslâm kültürüne göre belirlersiniz ilkelerinizi.
Eğer siyaseti, ticarete dönüştürmeye niyetli siyasetçileri görürseniz ‘’Ya siyaset ya ticaret’’ der geçersiniz.
İnsanlar, gruplaşır birbirlerine hasetle bakmaya başladıklarında, “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun; çünkü o, takvaya en yakındır. Allah’tan korkun! Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” emrini hatırlatıp Mâide Suresi 8. Ayetin hükmü gereği, “Sevgide serbestlik, saygıda mecburiyet vardır” diyerek adaletin yerine gelmesini beklersiniz.
En yakınınız bile olsa, hukuki bir problemi olduğu zaman, yüce adaletin huzurunda “Aklan da gel” dersininiz. Aklanıp geldiği zaman da iadeyi itibar edersiniz. Haksızlığa uğramaması için hakkını teslim edersiniz.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 krizi çıkarıldığı zaman Cennetmekan Başbuğ Alparslan Türkeş’in ‘’En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır” sözünü hatırlayıp, meclisin, demokrasinin, devletin yolunu açıp, sonu belli olmayan, kör karanlığa gidecek yolu kapatırsınız.
Çok yakınınızdaki birinin dolaylı da olsa bir camiayı, bir partiye oy verenleri, boş bulunarak, töhmet altında bırakması, hatalıları ayırt etmeden, topyekûn suçlaması ve onları incitmesi sonucunda yaptığı hatayı affetmez, gereğini yaparsınız.
Geçmişte söylediklerinizi, yaptıklarınızı, tavır ve davranışlarınızı şimdi size zarar vereceği endişesi ile unutup aksi yönde hareket etmezsiniz.
Bu örnekleri çoğaltarak sözü uzatmayacağım.
Bu coğrafyada yaşamış, düşüncesini Türk İslâm kültüründen beslemiş, her insan bunları bilir ve yaşar. Necip Türk milleti ilkeleri ile yaşayanları sever ve takdir eder.
Ve bilir ki “Tertemiz bir vicdan ile yaşanmış hayat; geleceğe umutla bakmayı sağlar.”