Niyazi TUNCER Yazdı- “Ülkücüyüm” Diyenlere!
Nasreddin Hoca‘nın evine bir gün, komşu kadınlardan birisi gelerek:
– Hocam, demiş. Senin karın çok geziyor…
Nasreddin Hoca:
– Yanlışın var, demiş.
Kadın iddiasında diretmiş
-Ben, senin karının çok gezdiğini, kendi gözlerimle görüyorum, demiş.
Nasreddin Hoca da fikrinde diretmiş:
-Ben de, yanlış olduğunu söylüyorum. Eğer senin dediğin gibi, bizim hanım çok gezseydi, arada sırada bizim eve de uğrardı…
Konu, kapı kapı dolaşıp hala “Ülkücü” olduğunu iddia edenlerden açıldığı zaman nedense aklıma Nasrettin Hoca’nın bu hikayesi gelir.
Vardıkları yerin bir türlü yenisi olamayanlar itibarlarını, hala bu kutlu davanın eskisi müsveddesi olmakla kurtarmaya çalışıyorlar.
Her partiyi geziyorlar, her siyasi görüşün yanında yörüngesinde dolaşıyorlar da hala yüzsüz yüzsüz “Biz de Ülkücüyüz” diyorlar.
Hadi onlar, kendilerini bu seviyeye indirmişler! Onu bir şekilde anlıyoruz da ya bunları yanlarında kabul edenlere ne demeli? İşte onları bir türlü anlayamıyorum.
“Ben Ülkücüyüm” diyen biri öncelikle Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in
“Ben Türk milletini,
Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye,
Rüşvet, hile, çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine,
Ahlaktan mahrum bir hürriyete,
Tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum.
Türklük şuur ve gururuna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum.” Kutlu çağrısını bilerek isteyerek kabul ettiği için;
“Sizlere kolay bir başarı, vaad etmiyorum. Kısa zamanda bir iktidar umanlar bizimle yola çıkmasınlar. Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve daha bir yığın engel çıkacaktır. Bu çetin yolda dayanabilecekler, bizimle gelsinler. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar kafilemize katılsınlar.’’
Özetle “…Bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin” uyarılarını da bilerek bu davaya katılmış olmalıdırlar herhalde.
Rahmetli Seyyid Ahmet Arvasi Hocanın
“Kendini Allah ve Resulü’nün davasına adamış, sırf Allah rızası için canını, malını ve mevkiini, din ve devleti, mülk ve milleti için fedaya hazır, şanlı, mukaddes, ay yıldızlı bayrağın gölgesinde dövüşen, nefsini düşünmeyen ve ülküsüne fani olmuş yiğitlerdir. Onlar büyük ve şanlı tarihimizin doğurduğu, Allah ve Resulü’nün hizmetine sunulmuş ve küfrün bütün oyunlarını bozan, cesaretini kıran, yolunu kesen kadrolardır. Bunlar Mümin’lere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşanları kınayanların kınamasına aldırmayan yiğitlerdir. Bu nesil Allah’ın İslam alemine ihsanıdır’’ tarifine uymak için bunu yaşamak ve karakterini bu seviyeye ulaştırmak için katılmış olmalılar diye düşünüyorum.
Bir fitne baş göstermeye niyetlendiğini anlayan Rahmetli Dündar Taşer Ağabeyin de “Alparslan Türkeş’in yanlışı, benim doğrumdan doğrudur’’ diyerek fitnenin bütün yollarını kapatmış şeytani ve nefsani niyetleri susturmuş olduğunu biliyorlardır diye düşünüyorum.
“Ülkücülük bazen; evinin bir köşesine çekilip, lekesiz ve onurlu bir şekilde yaşamaktır” diyen Rahmetli Metin Tokdemir Ağabeyi ve bu duruşunu da biliyorlardır herhalde.
Eğer bu sorulara, yorumlara, cevapları “evet” veya “tamam” ise o zaman hangi sudan bahane, hangi nefsani sebep, Allah’ın davasını yaşamak ve yeryüzüne yaymak olan bu davadan uzaklaştırır?
Anadolu da çok güzel bir deyim vardır “Kendi başını düzemeyen gelin başı düzmeye kalkarmış.’’
Yeni bir yazıda buluşmak umuduyla…
Kaynak: https://ucuncusayfahaber.com/yazarlar/niyazi-tuncer-can-mamak/ulkucuyum-diyenlere/1220/