10.3 C
Ankara
26. Eylül. 2023
No menu items!
Ana Sayfa Diğer Eğitim Reşat Gürel Yazdı - Öğretmen Cemil Doğan

Reşat Gürel Yazdı – Öğretmen Cemil Doğan

Gaziantep’in Nizip İlçesi Çiftlik köyünde annesi Cennet’ten doğma bir yiğit er idi. Babası Halef köyün sevilen ariflerindendi ve Cemil’ini okutabilmenin planlarını yapıyordu.
Okudu Cemil. Mobilya ve Dekorasyon Teknik Öğretmeni oldu. Okuması okul sıralarında kalmamış her anına yansımıştı. Okuyor, düşünüyor, ülkenin yaşadığı günlere üzülüyor ve duygularını yazıyordu. En çok şiir yazmayı seviyor ve en çok Atsız’dan okurken mutlu oluyordu.
Ankara’da güzel bir çevre edinmişti yazarlar, şairler arasında. Şiir sohbetlerinin aranan isimlerinden biri oluvermişti genç yaşına rağmen. Kız Teknik Öğretmen Okulu şiir şölenine davetliydi. Çok sevdiği ve özellikle Antepli Şahin şiiriyle ona minnet duyduğu Yavuz Bülent Bakiler’in arkasında oturuyordu ve ondan önce sahneye davet edilecekti. Omuzuna dokundu saygıyla ve not defterine yazdığı notu koparıp katlayıp uzattı. Yavuz Bülent dikkatle okudu : Yavuz Bülent ağabey! Atsız üstadımız diyor ki; « Osmanlılar döneminde sosyalist akımları başlatanlar; Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ve Bulgarlardır. Komünistler gaflet içinde olan zavallılardır. Komünistlerimiz Moskova’nın uşaklarıdır. Ruslar aleyhinde bir tek cümle söylemezler, söyleyemezler. Komünizm ruh yapısı bakımından hayvanlaştırmaktadır. Komünistler sinsi sinsi dinle alay ederler. Manevi bağlarımızdan birini baltalamaya çalışırlar. Komünizm yıkılmaya mahkûmdur.» Siz ne diyorsunuz?
Biraz sonra arkaya dönen Yavuz ağabeyi gülümseyerek uzattığı notta şunlar yazıyordu.
– Atsızla yüzde yüz aynı kanaatteyim ama sen şimdi şiirlere kulak ve bırak komünist meselesini . Sen bize yine “ Ben Türk’üm” şiirini oku!
Mutluydu, huzurluydu Cemil Öğretmen ismi anons edildiğinde emin adımlarla kürsüye çıktı. Salonda sessizce bekleyenleri sözsüz ama içten bir tebessümle selamladı. Yavuz Bülent üstadıyla göz göze geldiğinde özür diler gibi gözlerini kısıp baktı ve çoğu ilk defa dinleyeceği öğretmen adaylarında dolaştırarak okumaya başladı.
“Güneşin güldüğü bir bahar günü
Bin bir çiçek açan bahçeye vardık.
Attık sırtımızdan elem yükünü;
Çatlak dudakları aşka daldırdık.”
Bütün dinleyenler özellikle Yavuz Bülent Bakiler sessiz bir hayranlıkla dinliyorlardı. Cemil, bildikleri Cemil’di ama duymadıkları şeyler dinliyorlardı ondan. Cemil Doğan’ın gözlerinde Atsızca bir tebessüm vardı. O’nun “O Gece” şiirine nazire yapar gibiydi:

“Mestolmuştu bahçe aşkın yeliyle
Dallar arasında bülbül gülüyle
Ben de sevdiğimin gönül teliyle
Aşkımıza sevgi sazı çaldırdık.
O gün bize böyle bir sevda geldi
Sürüklenen bizdik, sevgimiz seldi
Gördüğümüz Cemil eski Cemil’di
Öldük, işin farkına sonra vardık.”
Şiirin ahenginde hayallere dalanlar yerine doğru yürürken şiirin bittiğinin farkına varmışlardı. Alkış ancak yerine oturduğu zaman kopmuştu. Bu defa ağabeyinin sözünü dinledi ve salona dönüp mahcup bir şekilde selamladı ayakta alkışlayanları.
Adıyaman Erkek Sanat Enstitüsüne müdür olarak görevlendirildiğinde bin şükürle koşmuştu görev yerine. Öğrenciler ve meslektaşları arasındaki sevgi çevreye taşan etkinlikleriyle bütün esnafa, halka yayılmıştı. Kısa zamanda kurduğu Ülkü-Bir çatısı altında ülkücü öğretmenleri toplamış, başkanlığını da büyük bir heyecanla sürdürüyordu. Gecesini gündüzüne katan bir sevda selindeydiler. O’nun çalışmalarından rahatsız olanlar fırsat kolluyorlardı.
Sinsi planlarını 2 Şubat 1973 tarihinde Adıyaman ve Gaziantep’ten uzakta bir yerde uyguladılar. Şubat tatilini eşi, çocukları Bilgehan ve Oğuzcan’la, annesiyle, babasıyla birlikte geçirecek hasret giderecekti. Otobüsün Gölbaşı Yolçatı’nda yolcu almak için durduğunda demir sopalı yirmiye yakın kişi birlikte saldırdılar. Yiğitti Cemil, güçlüydü Bozkurt gibi döne döne döğüşüyor, koluna sardığı paltosuyla başını korumaya çalışıyordu. Her aldığı darbenin sahibine acıyarak bakıyordu. Sanki her milliyeçilik düşmanı kuruluştan birer kişi seçilmiş gibiydi. Kolunda takat, beyninde uyanıklık kalmayıncaya kadar vurdular. Zafer nağraları atıp arabalarına binip Adıyaman istikametine uzaklaştılar. “ İlaçla mikrop arasında tarafsız kalan kalabalık” otobüsten inerek inlemeyen Cemil’i ön koltuğa taşıyıp Gaziantep Devlet Hastanesine götürme erdemini gösterdiler.
İki hafta komada kaldı Cemil. Yapılacak görevleri, yazacak şiirleri vardı. Sevdiğine eş, oğullarına baba olacaktı ve anneciğine, babacığına evlat olacağı hayırlı günleri vardı. Sabahlara kadar başından ayrılmayan arkadaşları, akrabaları. En çok baş başa kaldıklarında elini tutup öpen, gözyaşlarını tutamayan eşinin dualarını hissediyor, gözünü açamayışına, dudağını kıpırdatamayışına üzülüyordu.
Takvimler 15 Şubat 1973 ü gösterdiğinde;
Kürşat gibi ölmek istiyorum
Bir güneş batar gibi
Sançar gibi ölmek istiyorum
Kahkaha atar gibi.
Ne zaman yazdığını hatırlayamadığı bu şiir dolduğunda yüreğine. Elini Kürşatca uzattı ileriye. Bütün gücü direnci o elin işaret parmağında toplandı. Gösterdi hedefi, işaret parmağı şehadetle yükseldi; “ La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah.” Duyan gören olmadı o an ama o yiğit duruş, o kutlu dilek on binlerce öğretmenin andıyla yüreklerinde yer buldu.
Ertesi gün Gaziantep’in, Çukurova’nı bütün Ceritli boyu Nizip’teydi. Çiftlik Köy mezarlığına akıyordu kalabalıklar. Ülkücü Öğretmenler, gençler Cemil Hocalarının Al Bayrağa sarılı tabutunu omuzlamak için yarışıyordu ve ses yeri göğü inletiyordu. « Cemil Doğan Ölmedi İçimizde yaşıyor!» « Abla duydun mu?» sarı belikli bir kız ve el ele tutuşup koştular, hepsi bir birine ve Cemil Ağabeylerine benzeyen gençler arasında ağabeylerini bulmak için.

Cemil Doğan’ın Ben Türk’üm isimli şiiri

Ben Türk’üm! Ben dünyada hem ebed, hem ezelim
İlk kâinat, ilk dünya, ilk toprak benim elim
İlk tarih, ilk kalem ve ilk dil benim dilim
Dünyanın ilk adamı, ilk insanda kanım var! …..

Cihanı vatan yaptık, sanatla çeyizledik
İnsanlığı insanca, ilimle feyizledik
Türklüğün damgasını süngümüzle izledik
Gelmişte, gelecekte, ilmim var, irfanım var

Urallar, Altaylardır, Kaf dağıdır dağımız
Tanrı dağında saplı, kurt başlı bayrağımız
Kavimler emrimizde, üç kıt’a otağımız
İnsanlığa hükmeden Oğuz adlı Han’ım var.

Tabiat yüz çevirdi, mevsimler kurak oldu
Sökün ettik öz yurttan, büyük göç yedi koldu
Dünyanın dört bucağı benim ırkımla doldu
Bugünkü her millette, her yerde insanım var.

Soyumdan af dilerim, ecdadıma yüzüm yok
Bir hain vatan satmış, söyleyecek sözüm yok
Şimdilik hiç kimsenin vatanında gözüm yok
Ama geleceğe de çok yüksek imanım var.

Yaşatmam kızıl köpek, Türk sözünün eridir
Orta Asya Türk yurdu, ora Bozkurt yeridir
Yaşıyor hakanlarım, Bozkurtlarım diridir
Kara Hanım, Ak Hanım, Kültiğin Hakan’ım var.

Ölümden korkum yoktur, ölümü hak bilirim
Yaşarsam gazi yaşar, ölürsem cennet yerim
Bir Allah’a taparım, Allah’a eğilirim
Zaptedilmez kaleyim, dinin var, imanım var.

Ben saldırgan değilim, Hakk’a hürmet ederim
Hakkım olduğu için hakkımı verin derim.
Diken diken olurum, titrerim, ürperirim
Sığdıramam kabıma, çılgın heyecanım var.

Bir şafak sökecektir, karanlığı boğacak
Gece gündüze gebe, gün mutlaka doğacak
Hakk’a güveniyorum, Hak kefesi ağacak
Allah’ım, Peygamberim, Kitabım, Kur’an’ım var.

Bu dünya, bu dağ deniz herşey, bu kürreyi arz
Nikahlısıdır Türkün evet nikahımız farz
Boşarsak kıyamette ölsek de kaldıramaz
Kıyamette giyecek ilâhî kefenim var.

Horasan’dan gelmişim, soyum Oğuz soyundan
Cerit derler, oymağım, Türklüğün bir boyundan
Adım Cemil Doğan’dır, suyum Türk’ün suyundan
Ceritlioğluyum hey, Türklüğüm, unvanım var!..

- Advertisment -

En popüler

Betül Altınsoy’un Yazar Nurbanu Kablan İle Söyleşisi

Röportaj:Betül Altınsoy Öncelikle “Paranoyak ve Melankolik Bir Aşk” kitabınız hayırlı olsun. Kitaplarınızı konuşmadan önce okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz? Nurbanu Kablan, Sivas doğumlu; İlk, orta ve lise...

Trabzon TÜRKAV Başkanı Kenan Kuru: Azerbaycan’ın KARABAĞ’da Ermeni Terörüne Şamarı

Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Trabzon Başkanı Kenan KURU’ un “Azerbaycan’ in KARABAĞ’ da Ermeni terörüne şamarı” konulu basın açıklaması yaptı....

Betül Altınsoy’un Yazar Oktay FERİK İle Söyleşisi

Röportaj:Betül Altınsoy Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Bendeniz Oktay Ferik, 1987 yılı Bursa doğumluyum. İlk ve Orta Öğrenimimi Yenişehir’de, Liseyi Bilecik Ertuğrul Gazi Lisesinde tamamladım. Anadolu Üniversitesi...

MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Semih Yalçın: Muhalif Medya’ya Sert Tepki, Halen Uyanamamışlar…

- CHP çığırtkanı muhalif TV kanallarının sahip ve sorumluları; gördükleri iktidar rüyasından zillet ittifakının seçimlerde uğradığı hezimete rağmen uyanamamıştır. Bu yüzden CHP yandaşı kanallar...

Son Yorumlar