Röportaj: Yiğit Emir AHİ
Merhaba, öncelikle âdettendir sorulur, kimdir Betül ÇETİN?
Merhabalar Betül Çetin Kocaeli’nde yaşayan bir sınıf öğretmeni. Doğayı, çocukları, kitapları, yazmayı seven bir yazar aynı zamanda. Yazdıkça kendini tanıyan, kendini tanıdıkça başkalarını daha iyi anlamaya çalışan bir felsefecide diyebiliriz. Çocukluğunu Ankara’da geçirmiş, Gazi Sınıf Öğretmenliğinden mezun olup öğretmen olunca farklı şehirlerde, farklı yaşamlara tanık olmuş bir gönül sevdalısı. Her gün dünya için, çocuklar için ne yapabilirim diye soran bir yolcu, hayat yolunda. Farklı eğitimler almayı seven, kendini öğrenmeye, öğrendiklerini paylaşmaya adayan biri diyebiliriz kısaca.
Göreve yeni başladığınız dönemde neler hissettiniz?
Çok heyecanlandım. Minicik yürekler ellerimde şekillenecekti. Bu büyük bir sorumluluktu. Nasıl yapacağım diye korktuğum çok zaman oldu. Birde insan o heyecanla gördüğü bütün yanlışları düzeltmek istiyor. Eksikleri kapatmak için çabalıyor. Tek başına her şeyi değiştirebileceğini düşünüyor. Tabi zamanla anlıyor, bir anda her şeyi tek başına başaramayacağını. Attığı her adımın, dokunduğu her kalbin çok değerli olduğunu bilerek yoluna devam etmeyi öğreniyor.
Günlük yazma pratiğiniz nasıl? Her gün düzenli yazıyor musunuz?
Yazmak benim için hayatın çok önemli bir parçası. Kendimle baş başa olduğum, kendimi keşfettiğim özel bir dünya. O nedenle her gün birkaç satırda olsa bir şeyler yazarım. Her zaman romanlarım, kitaplarım için değil kendim için yazarım. Şiir yazarım. Yazdıkça rahatlarım.
Kocaeli’de yazar olmak nasıl bir duygu?
Aslında bu soruyu Türkiye ‘de yazar olmak nasıl bir duygu diye değiştirsek. Türkiye ‘de yazar olmak, kendini ifade etmeye çalışmak gerçekten de pek kolay değil. Türkiye insanların yaşam kaygısı sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlara yönelmelerini, zaman ayırmalarını engelliyor sanırım. Tabi bunda eğitim sistemimizin de büyük payı var. Umarım ileriki yıllarda bu değişir. Daha çok okuyan, araştıran, kitaba, sanata değer veren bir topluma dönüşür. Bu nedenle Kocaeli’de, Ankara ‘da ya da Batman ‘da yazar olmak pek farketmiyor. Sadece fuarlara, imza günlerine veya çeşitli etkinliklere katılmak açısından avantaj sağlıyor.
İdeal öğretmen nasıl olmalıdır?
İdeal kavramı kişiden kişiye, toplumdan topluma değişen bir kavram aslında. Benim için ideal öğretmen sürekli öğrenci kalmayı başarabilendir. Sürekli kendini yenileyen, zamana ayak uydurmaya çalışan, öğrencilik yıllarını hatırlayıp, karşısındaki bireyleri anlamaya çalışandır. Eğitimin sadece öğretimden ibaret olmadığını bilen, öğrencilerini hayata hazırlayandır. Onların okuyup araştırmasına sorgulamasına izin verendir. Onları gerçekten seven, bu sevgiyi onlara hissettirendir.
Eğitim ve öğretimde ailenin yeni ne olmalıdır?
Eğitim ve öğretim önce ailede başlıyor. Ailede şekillenmeye, tamamlamaya devam ediyor. Ailesi tarafından desteklenemeyen çocuklar maalesef okulda hep eksik kalıyor. Öğrencinin çoğu zamanı ailesiyle geçiyor. Birçok değeri, kültürü ailesinde öğreniyor. Öğrenemediği zaman okul kültürüne uyum sağlamakta zorlanıyor. Buda hem okul başarısını hem hayat başarısını önemli ölçüde etkiliyor.
Yazarken ilham veya motivasyon kaynağınız nelerdir? Biraz bahseder misiniz?
Birçok şey ilham oluyor aslında. Tanık olduğum yaşamlar, çocuklar, doğa, hayvanlar, hissettiğim duygular. Kısacası yaşamın kendisi bir ilham kaynağı. Tabi her an büyük bir ilhamla gezemiyor insan. Ruh hali, yaşam koşulları, ayırabildiği zaman dilimi hepsi çok etkiliyor.
Yazdığınız metnin bitmiş olduğunu nasıl anlıyorsunuz?
Roman yazıyorsam konusunu, kurgusunu, sonucunu önceden belirliyorum. Bu çerçevede yazınca sonuna geldiğini daha net görüyor insan. Asıl olan içinize sinmesi. Kalbin işte tamam oldu demesi. Artık elinizin kalemi bırakması. Tamam noktayı koyuyorum dediğiniz an bitiyor.
Bir kültür insanı olarak kitap ve insan hakkında neler söylersiniz?
Bu iki konu o kadar derin ki, saatlerce konuşabilirim. Kısaca şöyle söyleyebilirim Kitap insana dünyaları sunan çok özel bir arkadaş. Dünyayı, insanları hatta kendini keşfettiği güzel bir hazine. Hani sorarlar hep, çok okuyan mı bilir, çok gezen mi diye. Ben ikisi de derim. Ama kitap okuyan aynı zamanda Dünyayı gezer. Başka yaşamları, başka insanları dolaşır durur. Farklı bir bakış açısı kazanır. Kitap okumayan insan hep eksik kalıyor maalesef. Gelelim insan kavramına. Aslında çok felsefik bir soru insan nedir? Belki insan olmayı başarabilmek çok önemlidir, kimbilir? İnsanı hayvandan ayıran özelliği akıldır deriz hep. Tabi o aklı kullanabilmesi mühim. İdrak edebilmesi. İradesiyle hareket edebilmesi. Bir de vicdanıdır İnsanı diğer canlılardan ayıran. Vicdanıyla şefkat ve merhamet gösterebilmesi. Gerçi birçok hayvan insanlardan daha merhametli ve şefkatli olabiliyor. Lakin aklıyla o vicdanı birleştirerek davranması insanı özel kılıyor. Umarım hepimiz insan olmayı başararak bu dünyadan ayrılabiliriz.
Güzel ve keyifli bir sohbetti. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Gerçekten çok güzel ve keyifli bir sohbetti çok teşekkür ederim. İnsan olma yolunda ilerlediğimizi hep hatırlamanızı ve kendinizi tanımak adına adımlar atmanızı diliyorum. Şunu hiç unutmayın kendini bilen Rabbini bilir. Bildikçe bilmediğini farkeder, Başkalarını daha iyi anlar. Birbirimizi daha iyi anladığımız, daha çok okuyarak dünyaya bambaşka gözle baktığımız, gerçekten sevmeyi öğrendiğimiz güzel zamanlara niyet ediyorum. Herkese kocaman sevgiler.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.