10.3 C
Ankara
4. Aralık. 2023
No menu items!
Ana Sayfa Röportaj Yiğit Emir Ahi’nin Eğitimci Yazar Şair Sergül Gültekin İle Söyleşisi

Yiğit Emir Ahi’nin Eğitimci Yazar Şair Sergül Gültekin İle Söyleşisi

Röportaj: Yiğit Emir AHİ

Sergül Hanım, size klasik bir sorum olacak belki ama biz okurlarınız olarak
Sergül Hanım’ı biraz daha tanımak istesek sizin bize kendinizi tanıtacağınız, tanımlayabileceğiniz bir mottonuz var mıdır? Sergül GÜLTEKİN kimdir?

Öncelikle merhaba, evet bir mottom var. Kafka’nın da dediği gibi “az eşya, az insan.” Ben bir şeylerin özünü seviyorum. Bazı kalabalıklar çok boş olabilir, bazı yalnızlıklar ise çok kalabalık. Pahalı eşyalarla dolu bir evde mutsuz olurken, deniz kıyısında bir çadırda dünyanın en harika anlarını hissedebilirsiniz. Kapitalizmin bizleri tüketim robotlarına çevirdiği bu gösteriş çağında elimden geldiğince kendimi bundan korumaya çalışıyorum. Kıyafetlerle oynamayı çocukluğumdan beri severim sanırım kapitalizmin bana attığı gollerden birisi bu ama marka takıntısı olan bir insan hiçbir zaman olmadım.
Sergül kimdir sorusuna cevap vermek mottomu açıklamak kadar kolay değil çünkü ben hala o yolculuktayım tabii ki yaptığım hatalarla ve aldığım yol ile kendimi artık daha fazla tanıyorum ama bu ömür boyu sürecek içsel bir yolculuk sanırım. Kısaca şunu belirtmek isterim ki, insanların tüm haksızlıklarına ve bana verilen tüm acılara rağmen içimdeki merhamet ve şefkat duygusunu hiç yitirmemeye çabaladım ve bunun içim Rabbime her zaman dua ederim. Her şeye rağmen insan olmak ve insan kalmak bu dünyadaki insanları ve acıları düşünce küçümsenmeyecek bir başarı olduğunu düşünüyorum. Deistim, maalesef Deizm denilince birçok insanın aklına zayıf bir Allah inancı geliyor. Oysa benim Yaradan sevgim çok fazladır. Felsefi olarak bu konuda tartışılacak çok şey var ama ben şuna inanıyorum, bazı şeyler Tanrı’nın sırrı ve biz onları sadece ölünce anlayabileceğiz.
Sıradan bir şekilde kim olduğumu söyleyecek olursam 1983 yılında Adana’da doğmuş Balkan göçmeni bir ailenin çocuğuyum. Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra 1 yıl da pedagojik formasyon eğitimi aldım. Bir süre devlette ve özel eğitim kurumlarında Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptım. Oğlum İltuğ Aras dünyaya geldikten sonra onu büyüttüm ve eski eşimin işinden dolayı 3 yıl Şangay’da yaşadım. Uzak Doğu’yu çok gezme imkânım oldu ve orda yaşamak da o kültürü tanımak açısından bana çok şey kattı. Sonra editörlük eğitimi aldım. Zaten alanıma çok uzak olmayan bir konu olduğu için çok zorlanmadım. “Kuşlar Uyuyunca” adlı bir şiir kitabım, “İnsanlık Halleri “adlı bir deneme kitabım, “Necmi Pankekoğulları” adlı küçükken oğluma doğaçlama anlattığım hikayelerden oluşan bir çocuk kitabım var. Bir de “ Layemut” adlı polisiye-gerilim bir Antoloji kitabında “ Ses ve Dans” adlı bir hikayem yer alıyor. Aslında özüm şiirdir sanırım içime en çok sinen de şiirlerim olmuştur ama deneme yazmayı da severim. Şimdilerde Anitta Yayınları adlı bir yayınevi kuruyoruz. Yayınevimizin genel yayın yönetmeni olarak onun hazırlıklarına koşturuyorum. İnanıyorum ki çok güzel işler yapacağız.

Öncelik editör ne iş yapar? Sorumlulukları nelerdir sizden dinleyelim?

Editör; kitap, dergi, gazete ve web siteleri gibi alanlarda yayınlanmak üzere içerik tasarlayan, üreten, düzenleyen ve revize eden kişidir. Tabii ki her alanın kendi içerisinde farklı ayrıntıları vardır. Ben kitap editörüyüm. En büyük sorumluluğum kitabın her açıdan yazarın, okuyucunun ve benim içime sinmesidir.

Editör kitabın neresindedir?

Editör kitabın her aşamasındadır aslında. Ben yazarın dahil etmek istediği kadar dahil olurum tabii ki dilbilgisi, zaman tutarlılığı, mantık hataları gibi konularda gerekli düzenlemeleri yaparım ama kitabın konusu ve ilerleyişi ile yazara müdahale etmeyi pek sevmem. Kitabın özünü ve yazarın kitabındaki edebi imzasını etkilemek istemem. Etkilersem o yazarın edebi parmak iziyle oynamış olurum. Kitabın başından sonuna kadar hem içerik hem de biçim düzenlemesi konusundan editör sorumludur.

Bu durumda editörlük, meslek olarak kabul edilebilir mi?

Tabii ki editörlük bir meslektir hem de ciddi emek isteyen bir meslektir. Bu meslekte de birçok işte olduğu gibi ben “oldum” demek kolay değildir. Edebiyat bir okyanustur ve editörün her zaman hem kendi ülkesinin hem de Dünya Edebiyatı’nı takip etmesi gerekir. Yeni yazarları keşfetmesi önemlidir.

İşinizi seviyor ve önem veriyor musunuz?

İşime aşığım. Bir evde büyükçe bir kitaplık mutlaka olmalı bence. Benim için bu oksijen almak gibi. Yaradılışımda olan doğa tutkusu gibidir kitaplar. Ayrıca yetenekli bir yazarı keşfettiğimde çocuklar gibi heyecanlanıyorum. En iyisini yapmak için çabalıyorum.

Günlük yaşamdaki ilişkileriniz, yaşadığınız olaylar kaleminize nasıl yansıyor?

Günlük yaşamımdaki ilişkilerim ve yaşadığım olaylar yazılarıma yansıyor. Ama direkt bir şekilde yansıtmaktansa daha çok içimde yarattıkları dönüşümü yansıtıyorum sanırım. Yani daha çok bana hissettirdiklerini yazıyorum.

Yazdığın bir kitabın raflarda yerini aldığını görmek nasıl bir his?

Denize uzanıp, kulaklarınızı suya daldırarak, ağaçlarla çevrili bir yerde manzarayı izlerken aynı zamanda denizin sesini dinlemek gibi huzurlu ve bir çocuğun lunaparktaki neşesi kadar mutluluk dolu. Bence herkes bilinmek istemeyebilir ama herkes sesini birilerinin duymasını ister bu bir yazıyla ya da işaret diliyle de olabilir. Ben de hiçbir zaman çok bilinen birisi olmak istemedim ama sesimin yani yazılarımın başka ruhlara dokunmasını, başkalarına pencere açmasını belki bir kapı olmasını, onun yaradılışı ile daha güçlü bağlar kurmasına vesile olmayı istedim.

Geri çevirdiğiniz kitaplar oldu mu hiç, olduysa neden?

Geri çevirdiğim bir kitap olmadı. Belki bu bir tesadüf çünkü olabilirdi de. Kalp kırmaktan ne kadar çekinsem de bu konuda olabildiğince karşımdakini incitmeden bu kitabı yayımlayamayız diyebilirim. Bir de ırkçılık içeren, insan haklarına ve inançlara karşı saygılı olmayan kitapları asla yayımlamam. Benim için hassas konulardır. Ama bazı kitapları görüp, ben olsam bunu yayımlamazdım dediğim oldu. Nedeni ise içerik açısından zayıf olmalarıydı.

Güzel ve keyifli bir sohbetti. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Sohbetiniz için ben teşekkür ederim, benim içinde çok keyifli bir sohbetti. Son olarak şunu eklemek istiyorum belki klasik olacak ama klasikler de iyidir aslında, önemlidir yani. Her yaştan insanlara ve özellikle gençlere çok okuyun ve imkânınız olduğu kadar ülkenizi ve dünyayı gezin derim. Okurken de araştırarak ve anlamaya çabalayarak okuyun. Bütün sanatlar katarsistir yani ruhu arındırır. Okumak da sizi besleyen ve özgürleştiren güçlü bir eylemdir. Yazmak niyetinde olanlar için ise şunu diyorum çok daha fazla okuyun, gezin, insan hikayelerine uzak kalmayın ve kendinize ve mutlaka yanınızda hep bir not defteri taşıyın ve içinizden gelenleri ya da ilginizi çeken gözlemleri not alın. Çok okuduğunuzda birilerinin etkisinde kalmaktan korkmayın. Her sanatçının imzası bir gün mutlaka doğar. Kimsenin değil kendi hayallerinizin peşinden gidin. Aşkı yalnızca bir insanda sanmayın. Aşkı binlerce kavrama bölün ve yaşayın.

Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

- Advertisment -

En popüler

Devlet Bahçeli: Bugün Filistin, Yarın Tüm Bölge ve Nihayet Türkiye’nin Kuşatılması Amaçlanıyor.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, 24 Ekim 2023 tarihinde TBMM Grup Toplantısında yapmış oldukları konuşmanın tam metni ve videosunu sunuyoruz. Değerli Milletvekilleri Muhterem...

Kerem Taşkın-Gizli Mektup

Dil söyler, kalem yazar Mutluluk olur yüreğimde Hayatta güzellikler olur her zaman Benim tek yüreğim var. Kalbimde hep güzellikler olmuştur Mektubum dolmuştur Hiçbir zaman bahsetmedim İçimde hep gizli tuttum Son sözlerimi yazdım Seninle...

Betül Altınsoy’un Yazar Ömür Özbenim Kahyaoğlu İle Söyleşisi

Röportaj: Betül Altınsoy Merhabalar. Öncelikle kendinizi bize tanıtabilir misiniz? Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım. Merhabalar. Ben, Ömür Özbenim Kahyaoğlu. 28.06.1980 İstanbul doğumluyum. Güzel sanatlar mezunu ve 3...

Betül Altınsoy’un Yazar Gülsen Çakmak İle Söyleşisi

Röportaj:Betül Altınsoy Kısaca kendinizi anlatır mısınız? 1979 Sivas Koyulhisar Gökdere köyünde doğdum. 4 yaşında babamın işi gereği Afyon’a taşındık. Lise son sınıfa kadar Afyon’da yaşadım ve...

Son Yorumlar