Ropörtaj: Yiğit Emir Ahi
Öncelikle “İki Arada Sıkışan Hayatlar” kitabınız hayırlı olsun. Kitaplarınızı konuşmadan önce okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz?
İlginiz ve nazik temennileriniz için teşekkürler. Eksik olmayın. Kısaca kendimden bahsedeyim. 1985 Manisa doğumluyum. Manisa ve Ankara’da yaşadım. Halen Hukuk eğitimine devam ediyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Düşünmeye, anlamaya ve yazmaya çalışıyorum.
Şimdi Bir Meslek Seçme Hakkınız Olsa İdi Şimdiki Mesleğiniz mi Seçerdiniz? Değiştirirseniz Hangi Mesleği Seçerdiniz?
Hukuk özel ilgi alanım. Hukuk üzerine araştırma yapmaktan ve çalışmaktan memnunum. Yazarlık ve yazmak ise ayrı bir imajinatif uğraş ve bir nevi terapi benim açımdan. Ancak tüm bunların ötesinde bir meslek seçecek olsaydım; hekim olup insanların dertlerine, hastalıklarına çareler üretmek isterdim. Başka hayatlara şahitlik etmek ve dokunmak çok büyülü bir iş.
İmza günleri ve etkinliklere katılıyor musunuz?
Lokal bazlı imza günlerine ve davet edildiğim söyleşilere programım el verdiği ölçüde katılmaya çalışıyorum. Günümüzde yaşanmakta olan hızlı hayat içerisinde yazma, okuma, kitap üzerine hasbihal edilen platformların var olmaya devam etmesi çok değerli. Materyalist bir dünyada yaşarken ruhsal bir çaba olarak görüyorum bu tür organizasyonları. Adeta zamandan devşirilmiş paha biçilemez anlar olarak hatıra kalıyor insana.
Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?
Lise yıllarımdan beri karalamaya çalışıyorum. Kalemin kağıtla teması insana huzur veriyor. Küçük küçük yazılan notlar bir araya gelip yekûn oluşturuyor. Ortaya çıkan eser ise tarihe, yaşananlara not düşme anlamına geliyor benim açımdan. Tek sermayem ömrüm ve bu ömür boyunca devşirdiğim kelimelerim. Her biri bedeli ödenmiş helal kelimeler… Kelimelerimle inşa ettiğim hikâyelerim var anlatmak istediğim… Meselesi, derdi olan insan hikâye anlatır… Binbir Gece Masallarından ya da İlyada Odysseia’dan beri durum budur insanlar için…
Ve inanıyorum ki; kalpten çıkan her öykünün ulaşacağı nihai yer okuyucunun kalbi olacaktır er ya da geç…
Hayal gücü yazmaya etken mi peki?
Tabi ki! Öncelikle hayal edemeyen, okumayan ve dahası iyi bir gözlemci olmayan insanın yazması hayli zor. Derin bir tefekkür ve onun yol göstericiliğinde sonsuz ve sınırsız hayal dünyasına açılmaktır yazmak. Kimi zaman yazılan hikayenin sonucu belirsizken hayal dünyasından damıtılan küçücük noktalar belirleyici olmaktadır. Her yazının kendine has bir şahsiyeti oluşuyor. İnsanların neredeyse tamamı hayal kurar. Ancak yazmak bu hayallerin ve düşüncelerin korunması anlamını taşıyor.
Bundan sonrası için ne tür planlarınız var?
Okumaya ve yazmaya devam. Hali hazırda yayına hazır iki kitap projem daha var onların redakte ve editoryal çalışmaları ile ilgileniyorum. Bir mani çıkmazsa yıl sonunda yeni kitabımı yayına hazır hale getirmeyi planlıyorum.
Sizce başarınızın sırrı ne?
Başarı bir inşa sürecidir bence. Tekrar gibi görünen küçük küçük adımlarla yürünen bir yol, takip edilen bir iştir. Tekrar gibi algılansa da bu bilakis tesistir. Planlı ve sistematik çalışmadır. Sürdürülebilirlik çok mühim. İnsanlar tesadüfen başarılı olsalar da şartlar ne olursa olsun başarılı olmaya devam etmeleri tesadüfen olamaz.
Gelecekte kendinizi nerde görmek istersiniz?
Şu ana kadar olduğu gibi hayat serüvenimde akışı sürdürmeye devam edeceğim. Spesifik olarak ise İstanbul’da kendi kurduğum büyük bir Hukuk ofisinde yönetici ve aynı zamanda da daha geniş kitlelere ulaşan bir yazar olacağıma inanıyorum.
Şimdiye dek Sorularıma verdiğiniz yanıtlar için çok teşekkür ederim. Siz bir şey eklemek ister misiniz?
Ben de size teşekkür ederim. Şahsınız özelinde gazetenize yayın hayatında başarılar dilerim.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. Sizi tanımaktan çok mutlu olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. İlhamınız bol olsun efendim.
